El, ayak tabanı ve kulaklarda vücudun tüm bölümleri, organ ve bezleriyle ilgili yönlendirici refleks alanlarının mevcudiyeti prensibine dayanan bir uygulama yöntemidir. Halk dilinde “ayak masajı” olarak bilinen refleksolojinin, yaklaşık 5000 yıl önce Çin’de akupunkturla aynı dönemlerde doğduğu sanılıyor ve bu yöntemin çeşitli kültürlerde kadim zamanlardan beri uygulandığı biliniyor. Refleksolojiye ait en eski belgeler Mısır’da bulundu ve MÖ. 2500-2300 yıllarına aitti. Bir Mısırlı hekimin mezarından çıkarılan piktograf, el ve ayak masajının tedavi olarak o dönemlerde uygulandığını gösteriyor. Refleks sözcüğünün sözlük anlamı “dış etkilere bağlı olarak istemsiz kas kasılması”dır. Ancak refleksolojideki refleks terimi, yansıma, aksetme anlamına geliyor. Ellerimiz, ayaklarımız, göz bebeklerimiz ve kulaklarımız vücudumuzun bir çeşit haritasını taşıyor. Başka bir deyişle, her organın el, ayak, gözbebeği ve kulaklarda yansıdığı bir yer bulunuyor. Her organ bu yansıma alanları ile aynı zamanda bir ilişki içinde. Ayaklarda, organların yansıdığı noktalar diğerlerine göre daha geniş bir alana yayıldıkları için üzerlerinde çalışmak daha kolay oluyor.
Refleksoloji, vücut enerjisinin dengeli bir biçimde organlara yayılmasını yardımcı olarak, vücuda denge getirmeyi sağlıyor. Vücuttaki enerji; üzüntüler, stres, hastalıklar ve travmalar sonucu tıkanabilir. Bu tıkanıklıklar sonucu, kimi organ gerektiğinden fazla, kimisi ise az enerji alır. Bu dengesizlik ise yavaş yavaş organların görevlerini iyi bir biçimde yerine getirememesine yol açar. Refleksoloji sayesinde ayakta gerekli yerlere uygulanan basınç ve masajla bu tıkanıklıklar açılır ve enerjinin akışı sağlanır. Organlara uyum içinde dağılan enerji, vücudu canlandırır. Enerjinin dengeli yayıldığı vücut sağlıklıdır ve kuvvetli bir bağışıklık sistemine sahiptir.
Refleksolojinin en büyük yararlarından biri, kişiye olağanüstü bir rahatlama ve gevşeme getirmesidir. 21. yy’da stres, günlük hayatımızın önlenemez bir parçası haline geldi. Stres bir dereceye kadar yaşam için gereklidir fakat trafik, televizyon, internet, iş stresi, aile içi sorunlar, savaşlar, hastalıklar, çevre kirliliği, elektronik kirlilik, ışık ve ses kirliliği ve maddi sıkıntıların yaratmış olduğu fiziksel ve psikolojik yüklerin ne derece ağır olduğunu göz ardı edemeyiz. Uzun süre stresle yaşayan her bünyenin sinir sistemi yorulur, direnci azalır ve en sonunda bozulur.
Düzenli yapılan refleksoloji seanslarıyla vücut enerjisindeki tıkanıklıklar giderilir, enerji vücuda dengeli bir biçimde yayılmaya başlar dolayısıyla kan dolaşımı sorunları ortadan kalkar ve oksijen hücrelere daha kolay dağılır. Lenf sistemi görevini daha iyi yapar ve vücuttaki toksinler hücrelerden daha kolay atılır.
Refleksoloji hormon sorunlarına da iyi gelebilir. Hormon dengesizlikleri kişinin cinsel yaşamını olumsuz etkiler. Hormon salgılayan organlar dengeli çalıştığı zaman kişinin hayata bakışı da daha olumlu olacaktır. Refleksoloji kimyasal dengesizliklere yardımcı olabildiği astım, baş ağrısı, sindirim, yüksek tansiyon, idrar torbası ve böbrek sorunlarını da sağaltabilir.
Tromboz adı verilen damarlarda pıhtı varsa masaj, bu pıhtının vücutta ilerlemesine kalbe veya beyine gitmesine yol açabileceği için uygulanmaz. Refleksoloji, pankreası uyardığı için insülin seviyesini değiştirebilir. Bu durumda diyabet hastalarının masajdan kaçınması gerekir. Hamileliğin özellikle ilk üç ayında fetüsün gelişimini emniyete almak için ayak masajı, rahim ve yumurtalıklar bölgesine yavaşça uygulanır. Ayaklarda varis varsa, damarların üzerine uygulanmaz. Yaralı ayaklara, çürük alanlara uygulanmaz.